17 Kasım 2016 Perşembe

EMZİREN ANNE KEKİ





Harika bir kek tarifim var!Aslında orjinal tarif Arda'nın Mutfağının..Ben hem kendim hem de Leyla için tarifi biraz değiştirdim,Çünkü emzirmek ve anne sütü demek,daha çok enerji daha çok protein daha çok vitamin ,mineral almak demek!

Orjinal tarifin kalsiyum oranını arttırmak için peynir ve dereotu miktarını arttırdım!Dereotu kalsıyum konusunda süt ürünleriyle yarışır valla..üzerine piştikten sonra bol susam ekledim ki susam da da bol miktarda kalsiyum var..üzerine susam dışında ay çekirdeği içi koydum bol bol..çünkü bütün gün yüzünü güneşe dönen  ay çekirdeğinde pek az bitkide rastlanan D vitamini bulunur ki D vitamini de hem kalsiyumun vücutta daha iyi emilimini sağlar hem de bağışıklığı kuvvetlendirir diyor doktorlar..
Bir de kekin içine 2 tane yeşil biber koydum,yeşil biber portakaldan bile fazla C vitamini içerir!
Protein miktarını arttırmak için de yumurta sayısını 4 'e çıkardım :)


GEREKEN MALZEME
4 Yumurta
1 su b.sıvı yağ(Ben zeytinyağı kullandım)
1,5 su b. süt
2 su b.lor peyniri
Neredeyse 1 demet dereotu
2 tane yeşil biber
3 su b.un
1 kabartma tozu
1 tutam tuz
üzerine dilersen içine de susam ve ay çekirdeği

Malzemeleri sırasıyla ılave ederek ve her seferinde çırprak kek hamurunu hazırlayın.Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında 45 dk içinin piştiğini kontrol ederek pişirin...
Afiyetle...










3 Kasım 2016 Perşembe

LEYLA DOĞDU VE NİL ABLA OLDU!





Nil'e hamileyken bir arkadaşım bebeğiniz olduğunda başka bir boyuta geçeceksiniz demişti,şimdi ona sormak istiyorum ikinci çocuk da nereye geçiyoruz? :)
Zorlu bir hamilelik sürecinin ardından lohusalığı yaşayamadan geçen 2 aydan sonra Merhaba!
Durun bi dakika baştan anlatayım :)

Bir bebeğimizin daha olacağını öğrendikten sonra karnım çıkana kadar Nil'e söylememeye karar verdik,bu yorucu ,uzun ve onun için düşündürücü süreci minumum yaşamasını istedik.Çevremizdekilerle Nil'in yanında bebekle ilgili konuşmamaya karar verdik,öyle de yaptık ama nasıl olduysa Nil bir kardeşi olacağını anlamıştı zaten karnım da çıkmak bilmiyordu :)

Hamilelik sürecinde Nil'e babayla annenin birer parçasının birleşip bebeği oluşturduğunu ve dünyaya gelmeden annenin karnında biraz büyümesi gerektiğini anlattım,karnıma dokunup kardesiyle konusursa kardesinin onu duyacağını söyledim,hatta Leyla en cok senin sesini seviyor Nil dedim.

Beraber Leyla için alışverişe çıktık,Nil'in önerilerine kulak astık,Leyla'nın çamaşırlarını beraber yıkayıp,beraber astık,dolabını hatta hastane çantasını beraber hazırladık.

Hamilelik süresinde Nil'i bir kardeşin varlığına alıştıracak kitaplar aldım,Nil'e ve kendime..




1-EVE KARDEŞ GELDİ -ALİ ÇANKIRILI
2-BU BEBEĞİ HEMEN GERİ GÖTÜRÜN-PROF.DR.BENGİ SEMERCİ
3-PAKİ-KARDEŞİMİ KISKANMIYORUM
4-DEMEK ABLA OLUYORSUN-MARİANNE RİCHMOND
5-BENİM KÜÇÜK KARDEŞİM

Bu kitaplardan ilki anne ve babalar için ve için de nedense hep negatif öyküler var,anneyi telaşa sokmaktan başka bir şey yapmıyor.
İkinci kitabı  da Nil'e okurken gene otosansür uyguladım bazı negatif yerlerinde çünkü illa iki kardeşin birbirini kıskanacak diye bir şey olmadığını düşünenlerdenim,bu doğal ve eğer anne dengeyi kurarsa kolay atlatabilecek bir süreç.
Üçüncü ve dördüncü kitaplar hamilelik sürecini ve sonrasını anlatmak için alınıp beraber okunabilinir ama benim favorim kardeş sevgisini mükemmel bir öyküyle anlatan ''BENİM KÜÇÜK KARDEŞİM'' oldu.



Hamilelik süresince yaşadığım mide bulantılarının,bel ağrılarının yada başka olumsuzlukların her biri için bir neden buldum Nil'e,çünkü bunların sebebinin Leyla olduğunu düşünüp daha tanışmadan ona karşı bir ön yargı oluşturabilirdi.
Zorlu geçen hamilelik sürecinden sonra beklenen gün gelmişti.Bir gün öncesi her şeyi planlamıştım hatta geceden Nil'in giyeceği elbiseyi ,ayakkabılarını tokasını bile...Hastane de 1 gün yatıp bir an önce normalize olmak istedim,
Nil uyurken.Nil'i babaanneye emanet edip  hastaneye gittik ve Leyla doğduktan ben odaya yerleştikten sonra Nil'in hastaneye gelmesini istedik ki o gergin ve heyecanlı anlarda bulunmasın.



Ve ilk karşılaşma..Harikaydı.. Nil  heyecanla ve şaşkın şaşkın gelip Leyla 'yı öptü ve şöyle dedi ''Annee niye giydirdiniz?!Ben giydirecektim'' :)
O an ,hayatımın en özel anıydı...Kalbim dopdoluydu,gözlerimden taşmıştı...İçimden hiç ayrılmayın dedim,ihtiyacınız olduğunda rolleri değişin,bazen Nil bazen Leyla olsun abla ama hep yan yana...




Hastaneye gitmeden Nil için bir pasta sipariş ettim,ve sevdiği figürleri aldı babacık koyalım diye pastanın üstüne...hastaneden çıkınca ABLALIK PARTİSİ düzenledik Nil'e..kutladık ablalığını sevdikleriyle...



Nil'e hediyeler verdik...İstediği bir bebek vardı onu da aldık,Leyla getirdi diye ama ''Babam aldı biliyorum ''dedi :)
Hastaneden çıktığımın ertesi günü Leyla uyurken Nil ile evcilik oynadık.
Leyla yı emzirirken Nil ile sohbet ettim bazen ona kitap okudum,Leyla uyurken Nil e etkinlık hazırladım,yine Nil i tek elimle de olsa ben kahvaltı ettirdim,ben uyuttum,Leyla yı babaanneye bırakıp yemek yemeye gittik gene baş başa..alışkanlıkları değişmediği için bu süreci kolayca atlattık.



Bunları niye mi yaptım çünkü iki kardeş arasına sevgi tohumlarını ekmek annenin görevi ,onları yeşertecek Leyla ve Nil..biliyorum..















9 Ağustos 2016 Salı

LEYLA KARNIMDA,NİL KUCAĞIMDA GİTTİK FOÇA'YA...

Bu yaz diğerlerinden farklıydı,tatil planı yaparken özen göstermem gereken sadece Nil değil ,bir de karnımda 32.haftasında olan Leyla vardı,evet bu sefer ki hamileliğimin son dönemi yaza denk gelmişti (ve ben bu durumu pek de sevmemiştim.)

Uzun uzun düşündük ''nereye gidelim? ''gitmesek mi?''yok Antalya çok sıcak!''Çeşme çok kalabalık''Muğla Marmaris yakın ama yolu virajlı''...derken İzmir'den Foça'ya gitmeye karar verdik!
ve hiç de pişman olmadık!

Eski Foça,bence hamileler ve çocuklu aileler için harika bir tatil yeri..Denizi çok berrak ve temiz,çok sıcak değil,sürekli poyraz estiği için hiç bunalmıyorsunuz,her yerden denize girebiliyorsunuz.




Biz kendine ait bir plajı olduğu için Hanedan Beach Hotel de konakladık,şöyle düşündük ben sıcaktan bunalırsam otele dönerim ,Nil ve babası plaj keyfine devam eder,Foça'nın havası öyle güzeldi ki korktuğum gibi olmadı.
Kaldığımız otel,yarım pansiyon hizmet veren ,temiz ve küçük bir otel(zaten Eski Foça da benim tatil anlayışıma hiç de uymayan,tüketim çılgınlığı yaşanan o herşey dahil oteller zincirlerine rastlayamazsınız)







Limanda,sahil boyunca butik otele çevrilmiş eski Rum evleri var,hamile olmasam sanırım butik otellerden birinde kalmayı tercih ederdik,bu yüzden Foça ya bir daha gitmeye karar verdik.

Eski Foça küçük liman bölgesiyle kendine aşık eden tertemiz balıkçı kasabası ruhunu koruyabilmiş bir yer,hal böyle olunca öğlen yemeklerinde ne yiyelim diye düşünmedik,tabi ki balık ama benim favorim BALIK EKMEK!!!Hamile olduğum için yemek konusunda dikkatli ve özenli davranmam gerekiyordu bir de söz balık olunca..Bu yüzden biz çarşıda ara sokakların birinde olan Susam Sokağı Balıkçısını tercih ettik, tavsiye ederim,
Ah hamile olmasam o midyeci tezgahını alır eve götürürdüm de işte olmadı :)


Yalnız ufak bir sorunumuz vardı,Nil,en  6 aydır ağzına balık koymuyordu,ona alternatif aradık,Limanda köfteci Ramize rastladık,Ramiz,Nil için her zaman güvendiğim,neredeyse her yerde rastladığım ve Nil  dışarıda yemek zorunda kalınca benim her zaman kurtarıcım olmuştur.






Öğlen yemeğinden sonra önce limanda yürüdük,martı çığlıklarıyla... sonra daracık arka sokaklarda gezdik.










Günde 2 Türk kahvesi hakkımın birini meşhur Kozbeyli kahvecisinde daracık ama denize bakan bir sokakta,martılar gökyüzünde,kediler yanıbaşımdayken,deniz kokusunu içime çekerek içtim,
birini akşama sakladım.



Kahve keyfinden sonra sıra dondurmaya geldi,Foça ya giderseniz meşhur dondurmacı Nazmi ustaya gidin sıraya girin ve sıra gelince acaba hangisini seçsem diye şaşkın şaşkın bakın :)




Nil'in dondurma keyfi :) bu an ve bu fotoğraf sanki başka bir zamandayız hissi verdi,sanki 70 ler deyiz..İşte Foça'nın en çok bu bozulmamış ruhunu ve verdiği hissi sevdim..Sanki Alaçatının ,Adaların o eski halleri..


Akşamüstü otelimize dönüp,akşam yemeğine kadar ki zamanı otelin yemyeşil ve geniş bahçesinde geçirdik.




Akşam yemeğinden sonra tekrar limana indik..Foçanın akşamları da sakin,huzurlu ve çok güzel..


Ay ışığında Kavala Cafe de  yanında o meşhur kavala kurabiyesiyle Türk kahvemi içtim,Foçaya ve bu kafeye bir daha gelmeyi hayal ettim ama bu sefer kahve içmeyeceğim :)


Evlerinin önünde denize karşı sakin sakin çiğdem yiyen insanlar..kumsalda gitar çalıp şarkı söyleyen gençler..Çocukluğumun anlarına rastladım Foça'da..
Neredeyse 25 yıl öncesinde,böyle bir masada bir yaz akşamı annem babam ve arkadaşlarıyla Çeşme'de oturuşumuza onların bol kahkahalı sohbetlerine ortak oluşuma rastladım..





Huzura ve sonsuz aşka rastladım..
İyki gelmişiz dedim..Bu anı kalbime koyup sakladım..
Foça/2016

26 Mayıs 2016 Perşembe

NİL 3 YAŞINDA!

Bu sene diğerlerinden biraz farklıydı...Nil, 3 yaşına girerken ben ikinci gebeliğimin 18.haftasındaydım,9.hafta da geçirdiğim düşük tehlikesi,hastane süreci ve kullandığım ilaçların etkisiyle yorgun,tedirgin ve heyecanlıydım..Aslında bir parti hazırlamaya gücüm yoktu,o yüzden bu sene işi biraz partimizi yaptığımız yere devretmek istesem de bir anda evde kendimi peri temalı doğum günü partisi hazırlarken buldum..İyi de oldu,biraz kafam dağılmıştı..
Nil 2 yaş doğum gününde en çok hayvanlardan hoşlandığı için temamız orman hayvanlarıydı,bu sene 3 yaş olunca artık pembeler,kızsal şeyler doğal olarak , hoşuna gitmeye başlayınca ben de temayı peri kızı olarak seçtim,Nil bu sene partiye tüm arkadaşlarını davet etti,onlara vereceğimiz parti süslerini ise benle beraber hazırladı.Beraber kırtasiyeden aldığımız eva ve simle süslerimizi hazırladık,parti de arkadaşları için bir de küçük bir masa hazırladık,üzerine koyduğumuz boya kalemleri,oyun hamuru,yapbozlar...çocukların iyi vakit geçirmesine yardımcı oldu,gene bir akşamüstü çay saatinde Nil'in doğum gününü kutlarken ben kendi kendime söz verdim seneye Nil'e bir parti değil bir doğum günü gezisi düzenleyeceğim diye..Çünkü anılar 4 yaşından itibaren oluşurmuş ve  insanların ilk hatırlayabileceği 4 yaş doğum günü partisiymiş diye okumuştum,yani biz anneler ilk 3 sene boşuna abartıyoruz :) 
Aşağıda, fotoğraflardaki heves ve detaylar sayesinde seneye de sözümü tutamayacağımı şimdiden görebilirsiniz :)

















Bu fotoğraftan ilhamla Nil ile küçük mantar kapaklı şişelere peri tozu hazırladık,Nil ,doğum gününe gelen arkadaşlarına bu şişelerden hediye etti,içine ne koydum dersiniz :) kaya tuzu ve sim krışımı...


Bu fotoğraftan ilhamla da evadan peri asaları yaptık...










Benimse bütün bunları yaparken biraz kamburum biraz da göbeğim çıkmıştı :) o kadar..

Nil' e gelirsek,


O! O çok mutlu oldu,sevdiği şarkılarda dans etti ve tabi ki hiç oturmadı,ben de onun bu 3 yaş halini, aldım kalbime koydum,
Tüm hayatı böyle güzel geçsin,yüzü hep gülsün,coşkusu heyecanı hiç azalmasın,hayalleri hiç bitmesin,büyüse de perilere,peri tozlarına, mucizelere inansın  diye dua ettim.
iyi ki doğdun Nil!